KİTAPTAKİ SON KARAKTER

 

Aklındakilerden uzaklaşabilmek umuduyla kilometre öteye gitse de hatıralar peşini bırakmıyordu. Olmayacak hayallerin peşinden koşmaktan, yaralanmaktan her ne kadar yorulsa da akıllanacak gibi gözükmüyordu. Aklında sürekli bir acaba duygusu boy gösteriyordu. Sonrasında her ne kadar unutmuş gibi yapsa da her seferinde aklına gelecekti. Kaçtığı şey aslında ardındakiler değil aklındakilerdi.

Yağmurdan hoşlanmaya başlamıştı sonrasında gökkuşağı çıkar umuduyla ama onu karşılayan sadece fırtınaydı. Farkına vardığında kasırgalara esir düşmüş olacaktı. Kaçmak istese çok net kaçabilecekken iliklerine kadar hissetmek istiyordu yağmuru. Ürpertisi geçmiyordu, geçecek gibi de değildi. Her seferinde bu son bitti dese de sonrasında yenik düşecekti. Sanki kara bir büyünün etkisindeydi.

Mantığın ufuklarında gezinen bu zat bu sefer duygularının oyuncağı olmuştu. İçinde iki farklı karakter vardı sanki. Bir yanı olanları unut, hayatına devam et, güzel bir hayat var önünde daha yaşanacak bir hayat var derken diğer yanı ise kal yerinde sen buranın insanısın, ayrılamazsın diyordu. İki taraf arasında gelip gitmekten mahvolmuştu. Ama sonrasında bir karar verdi.

Değer gördüğüm yer hazinemdir. Ben akıtırken damlasını esirgeyenden hayır gelmez, gelmedi de. Herkes kendi haklı zannederken kendi doğruluğundan vicdanı sayesinde emin olan kazanmıştır, maneviyatta elbette. Sevda denilen şey bu aşağılık çağda insanların ağzına sakız olan bir kelimeydi. Gerçek anlamda bu kelimeyi hak eden birisine denk gelmek ise bu düzende çok zordu. Hakkını veremeyecekler vaatlerde bulunacaktı çünkü. Kanmamak için içine girmemeyi denedi ve hayatına son verdi. Çünkü tek kurşunu vardı…





TÜRKıYE CANIM FEDA TÜRKıYE CANIM FEDA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Direnç ve Mecburiyetler: İçsel Mücadelenin Gölgesinde

Dokuma Vicdan - ŞİİR

BİLİNMEYEN CENNET: TURNALI