UNUTULAN SOSYAL ÖZGÜRLÜK

 

İnsanların çoğu şuanda yaşamıyorlar. Ya geçmişlerinin karanlık dünyalarında kaybolmuşlar ya da geleceklerine dair endişelerinden önlerindeki güzellikleri göremeyecek seviyeye gelmişler. Çevrenizdeki insanları gözlemlediğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Daha 15 yaşında insanlar ülkenin içerisinde bulunduğu durumlardan haklı olarak sıkılmış ve karamsarlık dünyasına ilk adımlarını atmış durumdalar. Onlara kızmak hata olur ama bazen de bu durumların etkilerinden dolayı hayatlarında gelişen güzel durumlardan bir hayli uzak duruyorlar. Bu durum sadece küçüklerde değil özellikle son zamanlarda tüm yaş gruplarında görülür oldu.

Gencecik çocuklar bu ülkede dans ederek yolda yürüyemiyorlar. Şarkı söyleyerek enerjilerini atamıyorlar.

Bunun aslında bir çok sosyolojik ve psikolojik nedeni var.

Psikolojik nedenlerinden başlayacak olursak, depresif ruh halleri ülkede iyice alışılagelmiş bir durum oldu. Her gün değişen ülke gündemi ve zorlaşan yaşam koşulları gülmeyen yüzlere, eğlence kaynakları yok edilmiş nesillere neden oldu. Durum böyle olunca 10 olayın içindeki 2 iyi olay da gözden düşmeye başladı.

Sosyolojik boyutlarını inceleyecek olursak, şöyle bir varsayımda bulunalım;

Çok mutlu olduğunuz bir gün yaşıyorsunuz, her şey yolunda. kulaklığınızı takmış ve her şey yolunda bir şekilde yürüyorsunuz. O kadar mutlusunuz ki yolda yürürken içinizden şarkılar söylemek ve dans etmek geliyor. Yani pozitif enerjinizi dışarı vurmak istiyorsunuz. Ama yapamıyorsunuz. Psikolojik etkilerini yok sayarsak bu durum tamamen toplum baskısından kaynaklanıyor.

İçinden geldiği için sokaklarda dans edemeyen bir nesilden bahsediyorum size. Yaşı büyük olsa ’’kaç yaşında adamsın bir de şu hareketlerine bak denir’’ , çocuk yaşta olsa ‘’kudurma, efendi ol’’ denir.

Aslında bu o kadar yanlış bir tavır ki. Aslına bakıldığında bireylerin bu tarzda sosyal özgürlüklere sahip olması en doğal hakkı. Dünyaya bir kez geliyoruz. Doyasıya gülmek, eğlenmek, dans etmek kısacası bu kısacık ömrümüzde tam manasıyla bir yaşam sürmek bizim de hakkımız değil mi?


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Direnç ve Mecburiyetler: İçsel Mücadelenin Gölgesinde

Dokuma Vicdan - ŞİİR

BİLİNMEYEN CENNET: TURNALI