DÜNYANIN EN İĞRENÇ JÜRİSİ: elalem
Elalem her zaman bir şeyler der. O konu da fikri olmasa dahi sürekli o konunun uzmanıymış gibi yorumlarda bulunur. Yorumda bulundukları kişinin bu tutumdan nasıl etkileneceklerini de hiç umursamazlar. Özellikle bizim toplumumuzda sıkça görülen bir şeydir.
İnsanlar üzerlerine vazife olmayan ve onları zerre kadar
ilgilendirmeyen konularda sürekli bir kötü yorum ve insanı aşağılayan
çıkarımlarda bulunurlar. Bu insanların tamamına yakını zeka düzeyleri taban
seviyede insanlardır. Ve bunun farkında olmadıkları için her zaman kendilerini
haklı zannederler. Durum böyle olunca da bunlara laf anlatmak hiç de kolay
olmayacaktır.
İnsanların bu şekilde davranmalarının esas sebebi eğitim
düzeylerinin düşük olmasıdır. Sağlıklı düşünen ve kendisini yetiştirmiş bir
insan zaten bu tarz davranışlardan kaçınacaktır. Onlar kendi yapamadıklarını diğer insanların yapmasını da istemezler çünkü başarı ve güzellikten mahrum kalmışlardır ve çevredekilerin de aynı durumu yaşamasını isterler aşağılık bir şekilde.
Erkekler için de durumlar aslında
pek de farklı değildir. Sürekli olarak dışarıdan alınan direktifler tarafından
baskıya maruz kalan erkek çocukları kendi fikirleriyle hareket etmek için her
adım attıklarında sürekli olarak elalem baskısıyla karşılaşırlar. Bu duruma
birebir karşı karşıya kalmasalar bile aileleri tarafından bu işkenceye maruz
kalırlar. Kendilerini açıklamak istediklerinde ise sürekli olarak kıyaslamalar
a maruz kalırlar. Durum böyle olunca da umutları kırılır ve iradesi düşük
olanlar yapacakları işlerden vazgeçerler.
Türk aile yapısında vazgeçilemez
bir durum haline gelen bu durumların tek çaresi eğitimdir. Elalem gerçekten “herşeyi”
bilemez. Emin olun ki bilemez. Tamamına yakını kendi deneyimlerinin herkesin
başına gelebileceğini düşünerek bilgiçlik taslamaya başlarlar. Kendi çocuğunuz
için konuşuyorum, lütfen denemelerine izin verin. Onları bir birey olarak görün
ve hayatlarını kendilerinin yönlendirmelerine izin verin. Eğer izin vermeyip
dışarıdan gelen seslere göre hareket ederseniz daha çok ateşi söndüreceksiniz. O
sönen ateşler kendi hayatlarında hep yarım kalacak. Sonrasında ise tek düze bir
toplum haline gelecekler. Çocuklarınızın yakınları tarafından(komşu, akraba)
yönlendirilmeye, onaylanmaya ve takdir görmeye ihtiyaçları yok. Buna sizin de
ihtiyacınız yok. Bir takım şeyler yanlış gitse bile en azından bunu kendisi deneyimlesin,
elalemin tecrübe ve görüşleriyle mücadele etmesinden iyidir bu durum. Sonuçta en
kıymetli hazinelerden birisi de tecrübedir.
Şimdi durumu özetlemek için
Nasrettin Hoca’dan bir alıntı yapalım.
Nasrettin Hoca bir gün köyden şehre
gitmektedir. Eşeğe oğlunu bindirmiş kendisi eşeğin yularını tutmuş yürüyordur. Biraz
daha gittikten sonra yolda iki kişi onlara bakıp gülmüş. ”Baksana genç
delikanlı eşeğe binmiş, yaşlı adam yürüyor. Olacak iş mi bu?” demişler. Bunun üzerine
Nasrettin Hoca oğlunu eşekten indirip kendisi binmiş. Biraz daha gittikten
sonra karşılarına çıkan birisi “Yuh olsun be! Bacak kadar oğlan yürüyor, kazık
kadar adam eşeğe binmiş. Sakalından utan be!” der. Bunun üzerine Nasrettin Hoca
eşekten inip yoluna devam etmiştir. Biraz daha yürüdükten sonra yine köylünün
biri “Bunlarda akıl var mı? Madem
binmeyecekler eşeği neden yanlarına almışlar? Koca iki adam yürüyor eşek boşta,
anlamadım gitti!” der. Bunun üzerine Nasrettin Hoca oğlu ile birlikte eşeğe
biner. Az bir zaman geçtikten sonra köy kahvehanesinden bir ses yükselir. “Şu
zalimlere bakın, zavallı hayvana iki kişi biner mi? der köylünün biri. Bunun üzerine
Nasrettin Hoca la havle çekip oğluna şu sözleri söyler; “oğlum gördüğün gibi
insanların ağzı torba değil ki bağlayasın. Herkes istediğini söylesin, biz
istediğimizi yapalım.” der ve yoluna devam eder.
Daha profesyonel bir yaklaşım için aşağıdaki videoyu izleyiniz!
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen saygılı bir şekilde yorum yapın, moralim bozulabilir yoksa